19 Kasım 2013 Salı

Patagonya'da Girişimcilik

Merhaba sayın okur,

Bu satırlar sana Patagonya’nın alelade vatandaşlarından birinin kaleminden çıkmakta. Bunu belirtmekte yarar görüyorum çünkü kimle muhattap olduğunu bilmen mühim.

Önce Patagonya’dan bahsetmek lazım. Patagonya doğu ile batının ortasında, ortada kalmış bir ülkedir. Aslında her ülke kendine göre doğu ve batının ortasında bulunmaktadır. Ama Patagonyalılar bu edebiyatı çok sever. Haklılık payları var, zira sağı başka, solu bambaşkadır Patagonya’nın.

Patagonya’nın girişimcileri türlü türlüdür. İlk kesim, hayat başarısızları. Geçmişlerinde digiturk bayiliği, deterjan imalatçılığı, fotokopi merkezi yöneticiliği gibi multi-disiplin çalışan bu arkadaşlarımız; “yırtmanın” peşindedir. Onlar, açılan ortayı görmüş, kafa atmak için yükselmiş defans oyuncuları gibidir. Yüz tanesinden biri gol olur, ama hakem görse aslında o gol de fauldür. Allah’tan Patagonya’nın hakemleri de çok kötüdür. Top ağlara değerse, goldür.

İkinci kesim ise, tazecik Patagonya Üniversitesi öğrencileri ve yeni mezunlarıdır. Her biri birer Zuckerberg, hatta ve hatta Elon Musk’tır. Google bir şeyi unutmuştur, “abi Twitter bile tuttu yaa”dır. Devam etmeme gerek yok, tanıdın sanırım.

Üçüncü kesim, para biriktirmiş beyaz yakalı Payagonyalılar ise, sıkılmıştır patronlardan. Kurumsalın hantallığı, bu işin yanlış “execute” edildiği, artık çok sıkılmışlık falan sık sık duyabileceğiniz cümlelerdir. İş yapmayıp, iş konuşmasıyla ünlüdür bu arkadaşlar. Patagonya’da maaş, emek değil zaman karşılığında verildiğinden, tüketmek ruhlarına işlemiştir.

Patagonya’nın yatırımcıları ise birbirinden tatlıdır. Tıpkı girişimciler gibi, yatırımcılar da türlü türlüdür. İlk kesim, bir şekilde eskiden tanışıp, anadan babadan zengin, kendi yaptığı işi de sonunda tutturmuş bir güruhtur. Twitter’da tatlı tatlı cilveleşirler. “Nusret’e gitmiyoz mu yaa?” “Of, yine jetlag” “Atatürk Havaalanındaki trafik sorununun çözülmesi lazım artık!” Bildiniz sanırım hepsini. Bu yatırımcılarımız, mentördür, her işten anlarlar, takım kurmak nedir bilirler, vizyonerdirler. Amerika’ya bakıp, “hmm, biz de yapsak ya bunu?” diyebilecek kadar vizyonerlerdir hem de. Birbirlerinin şirketinden adam almama anlaşmaları falan vardır mesela J. “Adam almak”. “Barbekü soslu köy ağası” kafası. Vizyonerlik. İyi niyetlilerdir eyvallah ama, bir Sırrı Süreyya değil, Sarıgül’dürler.

Bir diğer Patagonya yatırımcı tipi ise, bir şekilde çok acayip paralar kazanmış babalardır. Çok anlamazlar, gerek de duymazlar. Anlayan adamı bulurlar. Tekstilcidir, internet sektörüne girer. İnşaatçıdır, mobil uygulama yatırımı yapar. Paranın kokusunu bir kez alan, o kokuyu hiç unutmaz. Sonra hep o kokuya gider.
Patagonya’da girişim, para kazanacak ve kazandıracak bir serbest piyasa ekonomisi ürünü olmaktır.
Bu mektup bana Patagonya’dan geldi. Bir yerlerden tanıdık geliyor. Neyseki bu kadar kötü değil resim bizde. Ama sanırım çuvaldızı kendimize batırmakta fayda var. Biliyorum can yakıyor çuvaldız.

Girişimcilik bir meslek olmamalı. Bir insan, bir işi yapmak isteyebilir. Fakat, Süveyş Kanalı’nı yapmakla, ampulü icat etmek, ipod’u geliştirmekle, unix’i yazmak aynı meslek erbaplarının yapabileceği bir şey değildir. Girişimcilik, bir keşif arayışı olmalı. Ne “yırtma”nın yolu, ne de maaştan kaçış. Tanımlanmış doğru bir yolu yoktur başarının. Girişimcilik için “yalın girişim” bir metodoloji listesinden ötesi değildir. Tek yol, hiç değildir. Hızlı geliştirme yapmanın tek yolu “Agile & Scrum” değildir mesela. Başarı, paralı bir çıkış demek değildir. Bazen sadece “vay arkadaaaaş!” dedirtebilmektir hatta. İyi bir ekip, aynı tutkuya sahip olmaktır. İyi bir ekip; çözümcülüktür, zor zamanlarda omuz omuza durabilmektir, ümidi hiç yitirmemektir. Bir tutkuya sahip olmakla, bir ticarethaneye sahip olmak arasında çok önemli bir fark vardır.


Bizler bu anlayışa ne zaman ulaşabiliriz bilmiyorum. Hatta ulaşıp ulaşamayacağımızdan da çok emin değilim kendi adıma. Ama galiba, en azından biraz dürüst olmanın zamanı geldi.