2 Şubat 2010 Salı

o son yağmurda çok ıslanan bir balıktım neticede

"Sigara içmek öldürür"

Öyle yazıyor dipte salınan paketin üzerinde doktor. Ölmedik ama işte. Duruyoruz yerli yerimizde.

Demek ki her yazılı olan doğru değil doktor. Yalan söylüyorsunuz siz de en nihayetinde. Sıkkınım. İçtiklerim öldürmedi beni. Peki ben nasıl öleceğim doktor? Pardon. Yanlış kişiye bir soru oldu değil mi? Sizin Hipokrat'a edilmiş bir yemininiz vardı. Ayıp olur şimdi ölmüş adamın ruhuna. E peki sen de sattıysan ruhunu Hipokrat amcaya, ben kime güveneceğim doktor? Bu sefer hangi yalancıya inanacağım ben? Sosyolog da değilsin değil mi? Ama insansın be doktor. Bilirsin.

Can öyle bir sıkılıyor ki bazen doktor. Nefes bile alamıyor insan. Boğazında kocaman düğüm, sen çözmeye çalıştıkça o dolanıyor. Asılıyorsun, kopmuyor. Misina gibi, ben oltanın ucunda balık, O ise oltasını çoktan iskelenin parmaklıklarına bırakmış bir balıkçı. Ölemiyorum bile lan! Dolandıkça dolanıyorum deryada en kuzu hallerimle. Doktor? Dinliyorsun beni değil mi? Sen hiç ağzının tam orta yerinden olta iğnesi yedin mi? Senin hiç boğazına düğümlendi mi son lokman? Yok ama. Balık tutmak fazla proleter işi kalır. Sen tanımını dahi bilmediğin devlet in proleterisin. Patronu görmeyince çalışmak daha mı kolay doktor? Acıtmayım senin de canını.

Bazen böyle oluyor işte doktor. Acıya bulanınca tüm vücudun, göz de görmez oluyor. Bağırıyorum, kırıyorum, döküyorum. Ben çok acı veriyorum doktor. Hazır "ben" bu kadar acı çekerken, ölsem olmaz mı doktor? Lanet olsun kocaman denize. Boğulamıyor ki hiç bir balık suda.

Oysa ben, gitmek istedim doktor. Uzaklarda vursun yüzgeçlerim dalgalara, solungaçlarımdan okyanusun en sidiksiz oksijenini alıyım istedim. Doymuyorum ama doktor. Bu aptal misina görünmüyor ki koyu mavide. Ne vardı sanki şunu da yutsaydım. Hiçbir balık doymuyor ki doktor. Ben de mi karışmalıydım yoksa sürülere, balıkçı ağlarının toplu katliam müjdesini bekleyerek. Ben de mi düşünmemeliydim yoksa, en öndeki nereye giderse oraya yüreğimi de götürerek. Sürülere mi var dostluklar, arkadaşlıklar; düşünenlere yok mu doktor?

Bir olta iğnesi...

Hepsi bu mu bana kalan doktor?

Konuşsana be adam! Görmüyor musun doktor? Ölemiyorum işte koca denizde.

Yardım etsene!