7 Aralık 2009 Pazartesi

son Mektup

“Şimdi hiç bir şey olmak vardı...
Sıyrılmak tüm kabuklardan,
Atmak tüm maskeleri,
Çırıl çıplak denize girmek vardı...”


Mahkumlar sürüsü, içeride kendi kolonilerini kuralı çok fazla değil, bir kaç milyar yıl kadar oldu. Evrenin adli tatili, mahkumlara sürpriz de olsa, mahkumlar ortama uyum sağlamayı bildiler. Zamanla yarışırcasına sevişip altı yedi milyar da onlar oldu. -Mahkumlara göre- Fazla gelişmiş düzenin zebanileri olan inançlar, primli işçi sanıp kendilerini, bolca çalıştılar. Oysaki devlet, canının istediği kadar koyuyordu düzülenlerin cebine, düzen bedeli olarak.Şimdilik içeride hava iyi. Savaşlar, kavgalar, haksızlıklar, dönenler, dolaplar, dönme dolaplar.. Tam da olması gerektiği gibi. Hikaye içeriden, en içeriden bir hikaye. Bulutların arasından bakarken gördüğüm, sönen bir ışığa ait. Evet, binlercesi sönüyor da, bu takıldı gözüme neden sebepse.

“Yeter. Tamam. Bitti. Buraya kadar. Başka ne kadar bitiş cümlesi varsa, hepsi. Hemen sonuna da nokta. Bir tane. Net.

37.yılımdayım. 37 yaşındayım.37 asal bir sayı. İntihar etmek için ise mükemmel bir yaş. Hiçbir şeye bölünemeyen, ama her şeye, her yere parçalanan bir adam için harika bir sayı 37. O da bölünemiyor. İki tane bölünemeyenden oluşmuş hem de. Kalp olsun biri, zihin olsun öteki. Ne farkederki hangisi, hangisi.

Sınıflandırdınız beni. Zorla yaptınız bunu. Ben her ayın başında para almak falan istemedim hiçbirinizden, ben az önce yarının yemeğini yapıp buzdolabına koymuş, şu an yatağından kıçında uçuşan pirelerle muhabbet eden kadınla evlenmek istemedim. Ben sürekli olmayanı isteyip, abuk subuk hasta olup sinirimi bozan, sonra şirinlik yapıp, öpüp koklayıp gönül alan bebeleri istemedim. Piç kalsınlar daha iyi. Ben istemedim ulan! Herifçioğlu dedi üç tane yap diye. Milyon kişi oy verdi benim üç çocuğum için. Ben istemedim! Gelin götünü temizleyin şu bebelerin. Gelin kendine getirin şu kadını.

Ben gidiyorum.

Üzerime attığınız her “Sorumluluk” marka yorgan uykumu daha derinleştirdi. Kalkmayı her denediğimde, sıcacık yatakta deforme olmuş ruhum beni omuzlarımdan yatağa çekti. Uyudum. 37 yıl boyunca uyudum. Tıpkı sizler gibi. Sen gibi sayın polis. Tıpkı senin gibi, az sonra amirine ucuz raporunu sunucaksın değil mi? Aferin sana. Sonra da evine git. Sonra yine işine gel. Aa, akşam eve gidersin belki yarın... Devam edin. Ben gidiyorum.

Birilerinin gelip dünyaya insan olmayı öğretmesi gerek. Birileri gelip size çocukken kurduğunuz hayalleri hatırlatmalı. Eşitlik, matematik defterlerindeki işaretlerden öte bir şey. İnanın buna, bak polis, ben inanıyorum, ben biliyorum. Aynı çamurun farklı baharat tercihleri edilmiş halleriyiz. Sende biraz daha sabır tozu var belli.Benim annem hamileyken sarımsak yediği için 37 yaşında da olsa kafam basmaya başladı benim. Ama aynıyız inan, aynısın. Sana maaş veren adam, senin gibi biri. Seni küçücük dünyana hapseden adam, senin gibi biri.Haftasonları için yaşamana sebep olan şey, senin gibilerin kurduğu düzen. Açıkcası senden biraz daha zekiler doğru, belinde duran kelepçe senin ne olduğunu onların ne olduğundan daha iyi anlatıyor ama aklının tepesine takılmış kelepçe, işte onu farket! Yalvarırım.Farkedin lan!

Ne bok yerse yesin çocuklarım. Size emanet ediyorum nihayetinde. Bir bok olamayacaklarına adım gibi eminim. Kadını da bırakın kendi haline.

Ey pislikler!

Uyanın!

Ben gidiyorum. ”

Hiç yorum yok: