2 Kasım 2008 Pazar

Yorgunluk

Bu gece kendi sayıklamalarımı dinledim bir süreliğine..Yalnız çıktığım herhangi birinci otobüs yolculuğunda kafamı dayadığım camın çarpıntılarının verdiği armağanları tuttu zihnim, mırıltılar damla damla saçıldı dudaklarımdan. Yıllardır, boynumda asılı duran melankoli çuvalını çıkaramadım bir kez daha kafamdan, tavana bakmaya gücüm yetmedi. Mız mız olmak istiyorum doya sıya sanırım, sızlanmak istiyorum, bütün dünyanın benim baldırlarımın ağrımasına üzülmesini, benim işlerim yoğun diye bana hayran kalmasını istiyorum.
Kendi dertlerimi unutmak için her zaman farklısını bulduğum kaçışlara bir yenisini ekledim, camı açtım. Çok zeki insanoğlunun, milyarlarca kilometrekarenin en boktan yerlerinde yaşayabilmek için icad ettiği kalorifer sıcağına çok ters düştü kemiklerime işleyen soğuk. Bunaldığım anlarda çirkefleştiğimi, huysuzlaştığımı farkettim. Ağrıyan belimden kendimi bıraktım boşluğa, “ya düşersem” korkusuyla pencerenin çerçevesine sımsıkı tutunan ellerimle düştüğüm ironik hale gülümseyerek, gün içinde aldığım en derin, en soğuk nefesi tütün tesirini daha yememiş ciğer boşluklarıma doldurdum.
Küçücük kar parçalarının burnum civarında yaptıkları akrobatik hareketler gıdıkladı bütün vücudumu. Kahrolası ağrı bir kez daha nefret ettirdi vücudumdan beni. Fazla dayanamadım, yakalayamadım tek başıma ne yağan kardaki romantizmi ne de pencereden ayaklarını sarkıtan çocuktaki karizmayı. Yalnız olmanın kendi seçimim olduğunu da, kendi seçimlerime kendimin karar vermediğini de farketmişliğim sardı her yanımı. Seçimlerimle ilgili düşündüklerimden de nefret ettim, nitekim 5 dakikaydı en uzun düşünebildiklerim gece boyunca.
İnsanlarla iletişim ağlarımın hepsini kopartmanın yeterince iyi bir dikkat çekme metodu olmadığını yarım saattir, son üç gündür durduğu gibi duran telefonum kanıtladı bana. Gereksizliğimi farkettim bir kez daha, 6 milyar insanın neler yaptığını anlatıp da bir salak da bunu okuyor yazan kartpostal geldi gözümün önüne, bu salak gülümsemelerden bıktığımı farkettim, yazmaktan da sıkıldım zaten. Kar yağmaya başladıktan yarım saat sonra kar kürümeye başlayan araçlardan nefret ettiğimi farkettim, ne kadar salak çözüm önerilerimiz var, bir türlü anlayamadık, sorunu silmekle sorunu çözmek arasındaki farkları.
Kış başlamadan yormakta bünyemi, kafamı toparlayamıyorum, deliriyorum acı çekiyorum. İlgi çekmek istiyorum, en yakındaki kıza sımsıkı sarılmak istiyorum, sım sıkı, kemiklerini kırarcasına, öpüşmek istiyorum birileriyle, değiştirmek istiyorum hayatımı, dünya umrumda diil, isterseniz her yerinize her şey bağlayabilirsiniz.. Ben çok bunaldım.

Gitmek istiyorum..

Hiç yorum yok: